16 Ekim 2009 Cuma

Bilge insan;

< Hayatın ne şeker gibi tadına ne de biber gibi acısına kanar.

< Onun için hayatın her ayrıntısı keşfedilmeyi bekleyen bir hazine saklar içinde.

< Elinden geleni yaptığı halde kendini çaresizliğe düşmüş hissederse sakinliğini korur ve durumu zamana bırakır. Zaman onun için şifa yüklü bir ilaçtır.

< Aklını kullanmanın bir günde öğrenilemeyeceğini bilir. Yaşamını aklını en etkin biçimde kullanmayı öğrenme serüveni olarak görür.

< Geçen her dakikanın kıymetini bilir. Boşa geçen yıllarından önce dilediği gibi değerlendiremediği dakikalar hatta saniyeler için üzülür.

< Aklının her şeye eremeyeceğini kabul eder. İnsan zihninin uzanamadığı kuytu köşelere sokulmak için ruhunu ve kalbini el feneri yapar kendine.

< Paylaşılarak yenen bir lokmanın bir başına yenen üç lokmadan daha doyurucu ve tatlı olduğunu tecrübe etmiştir.

< Başkalarının hatalarını kollamak yerine birçok doğrunun birçok eğriyi doğrultacağını görür. Bu yüzden insanların olumlu yönlerine odaklanır.

< Sonuçlara varmak için acele etmez. Farklı olasılıkları da hesaba katarak herkes için en doğru kararı vermeyi amaçlar.

< Bir sözü söylemeden önce etraflıca düşünür. Bir kere ağızdan çıkanın geriye dönmeyeceğini dil yarasının kolay kolay kapanmadığını bilir.

< Onun için gördüğü bir yanlış ve haksızlık karşısında susmak duruma göz yummak anlamına gelir. Başkasının uğradığı bir adaletsizliğin günün birinde kendi kapısını da çalabileceğini aklından çıkarmaz.

< Sık sık vicdanını sorgular. Aklını kullanarak verdiği kararların ya da söylediği sözlerin kalbini rahat bırakıp bırakmadığını kontrol eder.

< Bugünkü davranışlarının yarını şekillendireceğini düşünür. Yani geleceğin aslında bugünde gizlendiğinin farkındadır. Bu nedenle içinde bulunduğu anın güzelliklerini keşfedip sepetine atar.

< Bir problemle karşılaştığı zaman çözüm yollarının problemlerden daha fazla olduğunu bilir. Ağlanıp sızlanmak yerine hemen çözümün peşine düşer.

< Kendi doğrularının diğerleri için de doğru olması gerektiğini düşünmez. Hayatta farklı doğrular olabileceğini bu doğru yolların günün birinde tek bir doğruda kesişebileceğini aklından çıkarmaz.

< Doğrunun her yerde geçerli olduğunu ancak her doğrunun her yerde söylenmeyeceğini bilir.

< Kendisini samimi bir şekilde onun yerine koymadan asla bir kişinin verdiği kararları yargılamaz eleştirmez.

< Ne yağmurda ıslanmaktan korkar ne güneşin ışıklarından köşe bucak kaçar. Yaşamın kimi zaman sırılsıklam edeceğini bazen de kavuracağını bilir.

< Sık sık dönüp bakar kendi içine. Sözleri davranışları öfkesini durduramadığı çevresindekileri incittiği anlar hakkında kendine sorular sorar.

< İyiliği iyilik görmek için değil ruhuna iyi geldiği onu tazelediği için yapar.

< Dert ve kederin bir insandan diğerine konan bir kuş gibi olduğunu bilir. Bugün gülenin yarın ağlaması hayatın en doğal gerçeğidir onun için.

< Ne mutlu olduğunda yere göre sığmayan bir sevince ne de üzgün olduğunda kapkara bir kedere bürünür. Neşeyi de sevinci de aynı doğallıkla misafir eder hayatında.

< Acele etmez. Telaşla atılan adımların bir süre sonra kendisine çelme takacağını sezer.

< Sabreder. Her şeyin bir vakti olduğunu bilir. Sabretmenin sineye çekmek eli kolu bağlı oturmak değil doğru zamanı beklemek olduğunun farkındadır.

< Bir görevin ya da ¤¤¤¤in ne zaman sonuçlandırması gerektiğini öngörüsüyle kestirir. Kendisine verilen zamanı en etkin biçimde kullanarak ne boşa vakit harcar ne de iki ayağını bir pabuca sokar.

< Ümit besler onu hep canlı tutar. Ümitsiz alınan nefesin verilmeye değmeyeceğini bilir.

< Sakindir ve sakinleştirir. Sürprizlerin kapımızı aniden çalacağını yaşamın durgun bir deniz olmadığını öğrenmiştir. O ansızın çıkan fırtınaya da rengarenk gökkuşağına da hazırlıklıdır.

< Darda kalanın halinden anlar. Kendi sıkıntı içinde bile olsa yardım isteyene elini uzatmanın bir erdem olduğunu bilir.

< Çıktığı kapıyı hiçbir zaman vurmaz. Bir gün geri dönmek zorunda olacağının farkındadır.

< Kendisine söyleneni paylaşılan derdi can kulağıyla dinler. Her anlatılandan alınacak bir ders her derde sunulacak bir damla ilaç vardır onda.

< İnsanları değiştirmeye çalışmaz. Her insanın bir bütünün farklı bir rengi başka bir yüzü olduğuna inanır.

< Ne hiç işitilemeyecek kadar yüksek sesle ne de herkesin kulak kesileceği bir fısıltıyla konuşur.

< Eğriyi ve doğruyu tartan terazisi çok hassastır. Bu ikisini birbirine karıştırmaz.

< Kimsenin hayallerini yıkmaz. Gerek dışı olsalar bile... Hayallerin ve gerçeklerin arasına keskin çizgiler çekmez.

< Kötü şeyler görmekten kötü sözler işitmekten kötü laflar etmekten sakınır. İyilik bulacağı ve iyilik sunacağı yerlerde bulunmaya gayret eder.

*alıntı.

Hiç yorum yok: